Bu ilçe adını 1470 yılında Fatih Sultan Mehmet'in yaptırdığı Fatih Camii ve Külliyesi'nden alıyor.
Fatih Arapça "fetheden" anlamında bildiğimiz gibi. Fetih ise yine Arapça "açmak" anlamına gelen fath kelimesinden geliyor.
Fatih'in Semtleri
İstanbul'un İlçeleri ve Semtleri
Fatih etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Fatih etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
28 Ocak 2014 Salı
Eminönü
Diğer bir hikayeye göreyse, Osmanlı döneminde Eminönü'nde bulunan Gümrük Eminliği (Gümrük Müdürlüğü) sebebiyle buraya önceleri Eminlik Önü, sonra zamanla Eminönü deniyor.
Emin kelimesi ise Arapça "Güvenli" demek. (amin)
Çatladıkapı
İstanbul surlarının Bizans döneminde Sidera adı verilen bu kapısı 1532'de gerçekleşen Büyük İstanbul Depreminde çatlayınca, bu kapı ve etrafındaki semt bu isimle anılmaya başlanıyor.
Çatlamak ise Eski Türkçe'de de kullanılan, çatlama sesinden (Çat!) türetilen bir yansıma sözcüğü.
Kapı sözcüğü de yine Türkçe, bitişmek anlamında kullanılan "kap" sözcüğünden türemiş.
Çatlamak ise Eski Türkçe'de de kullanılan, çatlama sesinden (Çat!) türetilen bir yansıma sözcüğü.
Kapı sözcüğü de yine Türkçe, bitişmek anlamında kullanılan "kap" sözcüğünden türemiş.
Çemberlitaş
Bizans’ın en önemli meydanlarından Constantinus Forumu’nun büyük sütunlarından birisi olan Çemberlitaş sütunu bu bölgede olduğu için, bu meydana ve semte Çemberlitaş ismi verilmiş. M.S. 330 yılında 50 metre olarak inşa edilen ama günümüzde 35 metresi sağlam kalan bu sütunun ismi ise sütunun etrafında bulunan çember şeklindeki bezemelerden geliyor.
Bu sütunun Yunanca'daki adının karşılığı Constantinus Sütunu (Coloumn of Constantine), çünkü Bizans döneminde üzerinde Constantinus'un büyük bir heykeli bulunuyormuş. Ancak bu heykelin 1106 yılında düştüğü ve onun yerine bir haç konulduğu, haçın da Osmanlı döneminde kaldırıldığı biliniyor.
Çemberlitaş sözcüğüne gelecek olursak, çember kelimesi Farsça "halka, kasnak" anlamına geliyor. (Çanbar) Taş ise Türkçe.
22 Aralık 2013 Pazar
Ayvansaray

Ayvansaray'ın kökenine dair iki görüş var. Birincisine göre Bizans döneminde burada bulunan Blaherna Sarayı'nda Asya'dan filler ve kaplanlar dahil çeşitli hayvanların ahırları bulunuyormuş ve bölgeye Hayvansarayı denilmiş.
Diğer görüşe göreyse, Ayvan kelimesi "Eyvan" yani Arapça "Saray" kelimesinden geliyor.
İstanbul'un İlçeleri ve Semtleri
Fatih'in Semtleri
2 Aralık 2013 Pazartesi
Beyazıt
Semtin adının II.Beyazıt’ın semtte kendi ismiyle anılan bir külliye yaptırmasından geldiği
biliniyor.
Beyazıt ismi Bayezid'in değişmiş halidir. Bayezid ise Arapça'da Yezid'in amcası anlamına gelen Ebu Yezid'den gelmektedir ve Muaviye'nin diğer ismi olduğu bilinmekte.
Beyazıt Meydanı'nın Bizans döneminde de şehrin en büyük meydanlarından biri olduğu biliniyor. Bu meydan İmparator Teodisyus tarafından 393 yılında inşa edilmiş ve meydanın ortasında bulunan takın üzerindeki Boğa başından ötürü meydana "Forum Taurus", yani Latince "Boğa Meydanı" denilmiş.
İstanbul'un İlçeleri ve Semtleri
Fatih'in Semtleri
Beyazıt ismi Bayezid'in değişmiş halidir. Bayezid ise Arapça'da Yezid'in amcası anlamına gelen Ebu Yezid'den gelmektedir ve Muaviye'nin diğer ismi olduğu bilinmekte.
Beyazıt Meydanı'nın Bizans döneminde de şehrin en büyük meydanlarından biri olduğu biliniyor. Bu meydan İmparator Teodisyus tarafından 393 yılında inşa edilmiş ve meydanın ortasında bulunan takın üzerindeki Boğa başından ötürü meydana "Forum Taurus", yani Latince "Boğa Meydanı" denilmiş.
İstanbul'un İlçeleri ve Semtleri
Fatih'in Semtleri
Yenikapı
![]() |
4. Murat |
Ancak Yenikapı'nın iki güzel hikayesi de var. En çok bilinen ve aslında yanlış olan hikaye 4. Murat zamanına geçiyor;
4. Murat şarap, afyon ve fal bakmayı yasaklamış ancak İstanbul’da bütün meyhaneler yeraltında varlığına devam etmiş. 4. Murat bir gece, tebdil-i kıyafet İstanbul’a indiğinde, Haliç'in diğer kıyısına geçmeye karar verip bir sandal kiralamış.
Sandalcı müşterisinin sultan olduğunu bilmiyormuş tabii. Bi ara, sandalın yanından sarkan bi ipi çekip bir testi çıkarmış.Sultan, “Ne var o testinin içinde?” diye sormuş sandalcı da “Ne olacak, mey işte” diye gülerek müşterisine ikram etmiş. İkramı kabul etmiş ama yine de, “Mey yasak. Hünkarımız görse kafanı vurdurur diye korkmuyor musun?” diye sormuş. Sandalcı da haliyle, “Yahu hünkar nereden görecek bizi denizin ortasında!” demiş.
Aradan biraz zaman geçmiş. Sandalcı bu kez de, teknenin tahtalarından birini kaldırıp aradan afyon çıkarmış ve nargilesine atarak körüklemeye başlamış. Gönlü zengin adam, hemen müşterisine de ikram etmiş. Sultan yine kabul etmiş ama yasağı gene hatırlatmış. Sandalcı aynı şekilde, “Kim görecek ki bizi denizin ortasında” demiş. Biraz daha vakit geçmiş. Bizim sandalcı cebinden fal taşlarını çıkarmış, 4. Murat'a fal bakmaya başlamış.
Fal taşlarını elinde çalkalayıp atan sandalcı, “Efendi, sorunu sor bakalım” demiş. Padişah, “Hünkar şu anda nerededir?” diye sormuş. Sandalcı taşlara bakıp “Hünkar şu an denizdedir” demiş. 4. Murat güya endişelenmiş havalarına girip, “Sakın yakınımızda bi yerde olmasın” diye sormuş sandalcıya ve tekrar iyice bakmasını söylemiş. Sandalcı taşlara tekrar bakmış ve birden, 4. Murat’ın ayaklarına kapanıp, “Affet beni hünkarım ” diye yalvarmaya başlamış. Padişah dayanamayıp, “Sana bi soru sorucam. Eğer bilirsen seni affederim. Bilemezsen boynunu anında vurduracam” demiş. Sandalcı sevinçle, “Padişahım çok yaşa” demiş ve merakla soruyu beklemeye başlamış. 4. Murat, sandalcıya, “Dönüşte İstanbul’a hangi kapıdan giricem?” diye sormuş. Tabii sandalcı hemen itiraz etmiş, “Hünkarım, şimdi ben hangi kapıyı söylesem, siz başka kapıdan girersiniz. Affınıza sığınarak, gireceğiniz kapıyı bir kağıda yazsam ve size versem; kapıdan geçtikten sonra okusanız olur mu?” demiş. Hünkar başını “Olur” anlamında sallayınca, sandalcı tahminini yazıp kağıdı vermiş. Padişah kağıdı alır almaz, daha bakmadan, yanındaki fedaisine, “Hemen boynunu vur şu kafirin” emrini vermiş. Sonra da, “Surlara yeni bir kapı açıla! İstanbul’a oradan giricem” demiş çevresindekilere. Kapı 5-10 dakikada açılıp, padişah ve erkanı şehre girmiş. 4. Murat bi ara, sandalcının kağıda hangi kapıyı yazdığını merak etmiş. Kendinden çok eminmiş, laf olsun diye cebindeki kağıda bakmış. Ama okuyunca hayretler içinde kalmış. Sandalcı kağıda şunları yazmışmış: “Hünkarım, yeni kapınız vatana millete hayırlı uğurlu olsun.
Aradan biraz zaman geçmiş. Sandalcı bu kez de, teknenin tahtalarından birini kaldırıp aradan afyon çıkarmış ve nargilesine atarak körüklemeye başlamış. Gönlü zengin adam, hemen müşterisine de ikram etmiş. Sultan yine kabul etmiş ama yasağı gene hatırlatmış. Sandalcı aynı şekilde, “Kim görecek ki bizi denizin ortasında” demiş. Biraz daha vakit geçmiş. Bizim sandalcı cebinden fal taşlarını çıkarmış, 4. Murat'a fal bakmaya başlamış.
Fal taşlarını elinde çalkalayıp atan sandalcı, “Efendi, sorunu sor bakalım” demiş. Padişah, “Hünkar şu anda nerededir?” diye sormuş. Sandalcı taşlara bakıp “Hünkar şu an denizdedir” demiş. 4. Murat güya endişelenmiş havalarına girip, “Sakın yakınımızda bi yerde olmasın” diye sormuş sandalcıya ve tekrar iyice bakmasını söylemiş. Sandalcı taşlara tekrar bakmış ve birden, 4. Murat’ın ayaklarına kapanıp, “Affet beni hünkarım ” diye yalvarmaya başlamış. Padişah dayanamayıp, “Sana bi soru sorucam. Eğer bilirsen seni affederim. Bilemezsen boynunu anında vurduracam” demiş. Sandalcı sevinçle, “Padişahım çok yaşa” demiş ve merakla soruyu beklemeye başlamış. 4. Murat, sandalcıya, “Dönüşte İstanbul’a hangi kapıdan giricem?” diye sormuş. Tabii sandalcı hemen itiraz etmiş, “Hünkarım, şimdi ben hangi kapıyı söylesem, siz başka kapıdan girersiniz. Affınıza sığınarak, gireceğiniz kapıyı bir kağıda yazsam ve size versem; kapıdan geçtikten sonra okusanız olur mu?” demiş. Hünkar başını “Olur” anlamında sallayınca, sandalcı tahminini yazıp kağıdı vermiş. Padişah kağıdı alır almaz, daha bakmadan, yanındaki fedaisine, “Hemen boynunu vur şu kafirin” emrini vermiş. Sonra da, “Surlara yeni bir kapı açıla! İstanbul’a oradan giricem” demiş çevresindekilere. Kapı 5-10 dakikada açılıp, padişah ve erkanı şehre girmiş. 4. Murat bi ara, sandalcının kağıda hangi kapıyı yazdığını merak etmiş. Kendinden çok eminmiş, laf olsun diye cebindeki kağıda bakmış. Ama okuyunca hayretler içinde kalmış. Sandalcı kağıda şunları yazmışmış: “Hünkarım, yeni kapınız vatana millete hayırlı uğurlu olsun.
Diğer hikayenin ise doğru olma ihtimali daha yüksek. Çünkü 3. Mustafa döneminde geçiyor ve Yenikapı'nın da 3.Mustafa tarafından 1770'li yıllarda yaptırıldığı biliniyor.
3. Mustafa bugünki Laleli semtinde yaşayan meczup bir din adamı olan Laleli Baba ile sohbet ederken, Laleli Baba, İstanbul'un heryerini avcunun içi gibi bildiğini söyler, 3. Mustafa da gözlerini kapatark her kapıdan beraber geçmeyi ve hepsini bilirse Laleli Baba adına bir cami yaptırmayı teklif eder. (Bugünkü Laleli Camii'nin hikayesi de buradan geliyor) Laleli Baba, gözü bağlı bir şekilde teker teker bütün kapılardan geçer ve hangi kapıdan geçtiğini bilir, ancak Yenikapı'da bilemez. "Buaraya daha önce hiç gelmedim. Burası olsa olsa yeni bir kapıdır." der. Gerçekten de 3. Selim o kapıyı bir gün önce Laleli Baba'yı şaşırtmak için yapmıştır ev sözünü verdiği camiyi yaptırır.
25 Kasım 2013 Pazartesi
Balat
Rumca saray anlamına gelen “Palation” sözcüğünden geldiği ve Ayvansaray’daki
Blahernia Sarayı’na yakınlığından ötürü bu ismi aldığı söyleniyor. Bizans
döneminde 474 yılında yapılan bu sarayın Osmanlı dönemi’nde Tekfur Sarayı adı
verilen küçük bir bölümü günümüze kalmış durumda. Önceleri İstanbul’un
kapılarından birine verilen bu ad, sonraları semtin adı olmuş.
Aksaray
Aksaray’dan İstanbul’a göçen çoğunluk yüzünden bu bölgeye Aksaray ismi
verilidiği düşünülüyor.
Aksaray ilinin ismi ise, kentin ortaçağ'daki ismi Taxera'dan değişerek günümüze gelmiş.
İstanbul'un İlçeleri ve Semtleri
Fatih'in Semtleri
Aksaray ilinin ismi ise, kentin ortaçağ'daki ismi Taxera'dan değişerek günümüze gelmiş.
İstanbul'un İlçeleri ve Semtleri
Fatih'in Semtleri
Ahırkapı
Fatih'in Semtleri
İstanbul'un İlçeleri ve Semtleri
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)